Yeni bir yıla; yepyeni korkular, sınırsız endişeler, sayısız sıkıntılar ile girmiş bulunmaktayız.
Hatırlarsanız en son 2020 yılında, ikilerin buluşmasıyla birlikte depremler, yangınlar, seller, çığlar ve hastalıklar başladı ve ekonomik sıkıntılar ile birlikte intiharlar, tartışmalar, entrikalar derken felaketlerin ardı arkası kesilmedi.
Dolar ve altın ömürlerinde görmedikleri seviyelere ulaşırken, fakirin anasını ağlata dursun, durumu biraz iyi olanın bile dengelerini bozup, birikimini yerle bir ederken şans eseri kurtulanları ise şaşkına çevirmişti.
Ne çok çalışmanın ne birikim yapmanın ne de ticari zekanın bile işe yaramadığı bu günlerde ancak şans eseri yaşayabiliyor, alıp verdiğimiz nefes bile ücretlendirilebilir diye daha derin nefes alıp, tutabildiğimiz kadar uzun süre tutmayı öğreniyoruz.
Evet şimdi yukarda saymış olduğumuz sıkıntılara karşın iki kere ikinin bizi dört bir yandan çarptığını düşününce üç kere iki (2022) bizi ne yapmaz diyerek, şahsen değil yeni bir yıla, kendimi korku tüneline girmiş gibi hissediyorum.
Zaten yaşlanıyoruz diye moralimiz bozuk, en azından yaşayarak yaşlanmak istiyorsak nankörlük etmiş olmayız sanırım.
Çok değil daha bir kaç yıl önce, yeni yıla girmenin heyecanı ile röportajlar yapılır beklentiler sorulurdu.
Şu an mikrofon uzatıp sormaya kalkarsanız kimi dalga geçtiğinizi düşünürken kimi de muhtemelen sıkıntıların bitmesi şeklinde cevaplar verecektir.
Anlayacağınız beklentiler bir yana dursun, sorunların çözüm bulmasına bile ihtimal veremezken umutlanmayı bile unutmuşuz.
Son iki yıldır beterin beteri var deyip, sadece birbirimizi teselli edebilecek konuşmalar yaparken, teselli şeklimizin bile komik haller aldığını gördükçe ağlasak mı gülsek mi bilemiyoruz.
Aşk acısı çekip içi yanan arkadaşlara kola verip serinletecektik ama 15 TL olmuş diye, seninki de dert mi deyip geçiştiriyoruz.
Bir de karşılıksız sevenler var ya(!). Ah ah, hepimiz artık karşılıksız sevgilerin kurbanı değil miyiz? Sevip istediğimiz ev ve arabalar artık kimseye yar olmazken, yağ bile bizi değil parası olanı sevip telli duvaklı elin oluyor.
Hele ki yuva kurmak isteyip, çoluk çocuğu dert eden ise konuyu hiç açmasın. Açacak olsa, gelecek yıla kadar susturamaz bizi billahi.
Anlayacağınız bizim zaten süsleyebileceğimiz yeni yıl ağaçlarımız hiç olmamış, Noel baba ise rüyalarımıza bile eli boş girmişti ama keşke umutlarımız yaşasa ve hayallerimiz kim vurduya gitmeseydi.
Yaşayamadan geçirdiğimiz son iki yılın, ömrümüzden aldığı zaman geri gelmez ama umarım yeni yıl, gönlümüzden alınan umutları geri getirir.
Yorumlar kapalı.