Yeni yıldan beklentilerimiz nelerdir?
Bilmiyorum, bir yıldan veya yıl dönümlerinden çok şey bekleniyor sanki. Sonuçta isteneni yapacak olan kişi kendinden o özveriyi sağlıyor mu?
Neden sürekli yeni yıldan şunu istiyorum, bunu bekliyorum deniliyor. Yani kimsede çıkıp “yeni yılda kafama koydum şunu yapacağım” diyerek kararlılık ve azimle çalışılıp başarılacak şeylerden söz etmiyor. Sonuçta o yılda yaşayacak olan insanın kendisi değil mi. Ee aslında kendinden diliyorsun. Bir yılın bizden aldıklarını ve verdiklerini hesaplamaya kalkarsak eğer inanın zararlı çıkarız. Verdikleri aldıklarını karşılamıyor.
Hele ki, son üç yılı baz alırsak konumuz zamlarla başlar zamlarla biter. Aman Ali Rıza Bey biz bu hafta ağzımızın tadını kaçırmayalım.
Yeni yıl adı altında gerçekleştirilen bir başka gavur adetinin ülkemize adapte edilmiş halidir.
Süslenmiş ağaçlar Noel kıyafetleri, partiler akıma ayak uydurmalar kutlamalar hediyeleşmeler.
Son 12’ye 10 saniye kala 10’dan geriye saymaya da başladıysak tamamız, eksiğimiz kalmamıştır.
Biz, New years day bilmeyiz, biz Kürtlerin gelenek ve göreneklerinde ”sersala we piroz be” vardır
Oda yılın ilk ayının 13’ün de kutlanır.
O gece hemen hemen tüm Kürt evlerinde aynı yemek pişer. Sersalin bir diğer anlamı da içli köfte yemeği ve içine konulan metal paranın hanede kime çıkacağıdır. Yemek vakti o içli köfteler öyle bir heyecanla yenir ki hane bireyleri içinde para çıkacak olan içli köfteyi bulmak için resmen birbiri ile savaşırlar. Yetişkin, çocuk, bebek fark etmeksizin o paranın çıktığı kişi inanışa göre evin ” devleti” olarak kabul edilir.
Buda yöneticilik ruhuna sahip olan, akıllı, zeki kişi anlamına gelmektedir.
Sadece bu kadar mı, elbette değil .
Asıl sersal yeni başlıyor; Kürtlerde ağaç süslemesi yoktur, İnanın öyle bir adetleri olsa gidip alışveriş merkezinde iki üç bin TL’yi asla ağaca vermez.
Gidip en doğalında sıfır maliyetle elde edebilecek zekaya sahiptirler. Kürtlerde süslenmiş ağaç görüntüsünden daha göz alıcı olan görüntüler vardır. Kız çocukları erkek kıyafeti giyer, yüzlerine makyaj ve koyun yünü ile takma sakal ve bıyık yaparlar. Erkek çocukları ise sarık takıp, bayan elbisesi giyerek kapı kapı dolaşırlar. Aralarından bazıları def veya erbane çalıp topluluğa eşlik eder. Ev sahibinden kapıyı açana, ‘sersala we piroz be’ yani “yeni yılınız kutlu olsun” denip bahşiş beklenir. Gece boyunca topladıkları bahşiş ve aldıkları hediyeleri çoğunlukla ceviz, meyve, badem ve paraları daha sonra kendi aralarında paylaşırlar.
Bizde yılbaşı kısaca böyle kutlanır.
Ha 1 ocak yılbaşında ille de kutlanması gereken bir şey var ise oda sevgili ailemizden ve değerli dostlarımızdan nüfuslukta 1 ocak doğumlu yazanların doğum günlerini kutlamak olacaktır. Her ne kadar ağabeyiyle ikiz olma ve aynı ailede birden fazla kişinin 1 ocakta doğma ihtimali mümkün olmasa bile nüfus cüzdanında yazılı olan yasal doğum günlerdir. Anlattıklarına göre; doğumundan çok sonra nüfusa kayıt yaptırmaya gittiklerinde, çocuklarının doğum tarihlerini hatırlayamadıklarında nüfus memurları genellikle bu tarihi uygun görürmüş.
Neyse ki buna da şükür. Hiç var olmamışta olabilirdik.
Kötüsüyle, daha kötüsüyle geride bıraktığımız, bazen mutsuz, bazen daha mutsuz, bazen üzüldüğümüz, bazen ağladığımız bir yılı daha bitiriyoruz. Artık yeni felaketlerin olacağı yeni yıl karşılanabilir.
Ben yine de dil, din ırk ayırımı yapmadan kendi düşüncelerimi paylaşmak istedim. Herkesin fikrine ve görüşüne de saygı duyarım.
Biliyorum çok klişe olacak ama seneye görüşmek üzere kendinize iyi bakın.
Yorumlar kapalı.