Gelişmiş şehir nasıl olur diye bana sorduklarında ilk olarak saydığım maddeler arasında ilk sırada yer alan elbette ki yeterli sağlık kurumlarının olması gelir diye yanıt vermiştim.
Batman halkı bu eksikliği iliklerine kadar yaşıyor. Yapımı ortalama on yıl süren bir hastane yaptılar onu da bu size çok deyip yarısını Kadın Doğum Hastanesine ayırdılar.
Maşallah içi bulmaca gibi bir tek acile gidince istikametinizi şaşırmadan bulabiliyorsunuz.
Herhangi bir polikliniğe gittiğinizde Araştırma binasını, kadın doğum servisini, eski devlet binasını sırasıyla tavaf etmeden istikametinizi bulmanız imkansız. Tabi tecrübe ile öğrenenleri saymıyorum.
Şimdi, bize bir de şehir hastanesi yapacakları ile ilgili haberler var lakin iki yıldır bu söylentiler dolanıyor. İhalesidir, yapılacağı yeridir derken uzatmalar gittikçe uzuyor.
Bakalım görelim bunun yapımı kaç yıl sürecek ve bunun yarısını hangi sağlık birimine ayıracaklar.
Şimdi bu satırlarımı yazarken sanki biri enseme bir tane yapıştırıp paran kadar yaz diyecek gibime geliyor. Her ne kadar devlet hastanelerinin koridor duvarlarında asılı ‘paran kadar konuş’ uyarı yazısı olmasa bile, vatandaşın her haliyle maruz kaldığı durumdur.
Uzun lafın kısası vatandaş özel hastanelere mecbur bırakılıyor. Özel hastanelerin girişinde de ” parayı veren düdüğü çalar” uyarısını somut bir şekilde göremesek bile onu da cebimizin yanmasıyla hissedebiliyoruz. Orada paranızı verdiğiniz sürece istediğiniz kadar konuşabilirsiniz.
Tabi ki de en büyük temennimiz kimsenin kısa yolu kullanmak için bile olsa Hastanelerin önünden bile geçmemesidir.
Lakin gelin görün ki bu pek de mümkün değil.
Gerek ruh sağlığı olsun gerek fiziksel sağlık için olsun vatandaş o kapıya muhtaç.
Devlet hastanelerimiz sağlık hizmetinde eksik kaldığından vatandaş özel hastanelerine mecbur bırakılıyor. Her vatandaş işveren tarafından tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırma lüksüne sahip değil
herkes iş adamı değil, memur değil özel hastane fiyatları ortada insan sağlığı bu kadar pahalı olmamalı. ” Hayat kısa özel hastane fiyatları o yüzden uçuyor” sözü özel sağlık kurumlarının logosu olsun.
Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden geçen ay 13 milyon 623 bin 42 doktor randevusu alındı, yaklaşık 3 milyon randevuya gidilmemiş. Niye gitsinler? 20 gün, 25 gün sonraya aldığın randevu günü gelene kadar hasta ya iyileşir ya da herhangi bir özel sağlık kurumunda tedavi görür, ya da ölmüştür net…
Bunlardan bir tanesi ben de olabilirim.
Bu satırları yazdığıma göre ölmemişim ama iyileşmedim de. A yada B özel hastanelerinden birinde mecburen muayene oldum.
Sonra diyorlar, “gitmeyeceğiniz randevu günlerini iptal edin.” Kimse MHRS üzerinden bilmem kaçıncı denemede bulduğu randevusuna keyfi olarak gitmemezlik yapmıyor; Mecburen gidemiyordur. Çünkü son güne kadar o randevuya ihtiyaç duyulabilir.
Kontrol tedavileri dışında muayenelerin bu kadar uzak tarihe gün verilmesi çok saçma.
Göz, kulak-burun, cilt, diş gibi hassas hastalıklarda yakın tarihe randevu bulunmaması içler acısı.
Yanlış anlaşılmak istemem, mesleğini hakkıyla yapan gerek özeldeki gerek devletteki sağlık çalışanlarımıza lafım yok. Daha önce doktorlarımız için yazmış olduğum övgü dolu sözler ” Devlet Doktorlarımız’‘ başlıklı yazımda mevcuttur dilerseniz blog sitemizden okuyabilirsiniz. Vatandaş olarak ihtiyacımız olan şey; Başta özel hastaneler olmak üzere sağlığın koruyucu, tedavi edici ve destek hizmetlerini de içeren tüm basamakları, sağlık eğitimi, ilaç, teknoloji ve bilgi üretimi tamamen devletleştirilmeli ve ücretsiz hale getirilmelidir.
Bu haftaki yazımı biraz kısa tutmak istiyordum fakat sanırım yine uzun oldu.
Okurlarımızdan yazılarınız çok uzun diye uyarılar alıyorum. Lakin burada göstermiş olduğumuz emek ve çabamız; toplumun genel bir dili olmak, vatandaşın sesi olmak. Biz bu yazıları üşenmeden sıkılmadan yazarken siz değerli okurlardan da beklentimiz keyifli bir şekilde sıkılmadan yazıları sonuna kadar okumanız olacaktır.
Başka yazılarda buluşmak üzere kendinize iyi bakın sağlıkla kalın…