Ankara’da bir süredir devam eden güvenlik merkezli gelişmeler ve soruşturmalar siyasetteki tansiyonu artırdı. İç yüzü tam olarak anlaşılamayan çok katmanlı gerilimde kimler ne dedi ve siyasete yansımaları ne olabilir?
DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in haberine göre, Ankara’da bir süredir devam eden güvenlik merkezli gelişmeler ve soruşturmalar siyasetteki tansiyonu artırdı. İç yüzü tam olarak aydınlığa kavuşmamış bu tartışmaların 31 Mart seçim sonuçlarıyla sarsılan Cumhur İttifakı üyeleri AKP ile MHP arasındaki ilişkilerini derinden etkileyip etkilemeyeceği de merak ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çarşamba gecesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve MİT Başkanı İbrahim Kalın ile bir araya geldiği haberi tansiyonu tırmandıran gelişme oldu.
Görüşmenin gündeminin Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki kumpas soruşturması olduğuna dair haberler yayıldı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Salı günü partisinin grup toplantısında Ayhan Bora Kaplan soruşturması ve ardından Ankara Emniyetine uzanan soruşturma ile ilgili olarak şöyle konuşmuştu:
“Olan biten tüm kanun dışı irtibat ve ilişki ağlarının farkındayız. Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir, nitekim hedef Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti, Cumhur İttifakı ve son tahlilde Türkiye’dir. 17-25 emniyet ve yargı ortaklı darbe girişiminin tekrarını planlayanlara boyun eğersek boyumuz devrilsin, göz yumarsak gözümüz çıksın, eyvallah edersek de kanımız kurusun.”
Kukla kim, kuklacı kim?
Ankara’da farklı kesimlerden ve siyasilerden farklı mesajlar gelirken tüm gözler Erdoğan’ın AKP’nin Meclis grup toplantısında neler söyleyeceğine çevrildi.
Erdoğan, “Kanunun dışına çıkan, hatası olan kim varsa hukuk zeminince hesabı soruyoruz” derken, “Son 21 yılda çetin mücadeleler sonucunda gerilettiğimiz bürokratik vesayetin tekrar nüksetmesine fırsat vermeyiz” ifadelerini de kullandı.
Siyasette kutuplaşmadan yana olmadıklarını vurgulayan Erdoğan’ın “FETÖ’ye diyet borcunu ödemek için Yenikapı ruhunu baltalamak isteyenleri görüyoruz ki asla boş durmuyor. Kuklayı da kuklacıyı da oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz” sözlerini kime yönelik kullandığı da en çok merak edilen unsurlardan oldu.
Erdoğan grup toplantısı sonrasında gazetecilerin tartışmaların odağındaki Ayhan Bora Kaplan soruşturması ile ilgili sorularını ise yanıtlamadı.
Yerlikaya: Cumhurbaşkanımıza oyun kuruluyor
Külliye’de gece yarısı düzenlenen görüşmeye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın neden katılmadığı da merak edilen hususlardan oldu.
Yerlikaya sosyal medyada da yayılan sorular üzerine bugün X hesabından bir paylaşım yaparak “Kimler, terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli ‘oyun kurmaya’ çalışıyorsa; onların oyunlarını da kurdukları tuzakları da yerle bir edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Yerlikaya tüm suç odakları ile “Erdoğan’ın önderliğinde” mücadele etmeye devam ettiklerini de belirterek “Bu mücadelemizi kimler engellemeye çalışıyorsa, kimler FETÖVARİ gizli tanık taktikleriyle kendi karanlık düzenlerinin hâkim olmasını istiyorsa, onların o düzenlerini de başlarına yıkıyoruz, yıkmaya da devam edeceğiz” dedi.
Bu arada kulisleri hareketlendiren bir başka gelişme olarak Sözcü yazarı Aytunç Erkin, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Ayhan Bora Kaplan davasıyla ilgili olarak geçen Cumartesi günü Erdoğan’la bir görüşme gerçekleştirdiğini yazdı.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında TRT Genel Müdürlüğü önünde silahlı görüntüsüyle gündeme gelen ve 12 Eylül 2023’te suç örgütü lideri olduğu suçlamasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan, Emniyet’te eski İçişleri Bakanı Soylu ilgili bilgi verilmesinin istendiğini öne sürmüştü.
Bu gelişmelerin ardından Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik iddialarda adı geçen Ankara Emniyet Müdürlüğünün kamu görevlileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatıldı. Soruşturma aşamasında gizli tanık olan ve yurt dışına kaçtığı öne sürülen S.S’nin isimlerini verdiği ve Mülkiye Başmüfettişlerinin raporu doğrultusunda açığa alınan üç polis müdürünün evinde savcılık talimatıyla arama yapıldı.
Bahçeli ise Ankara Emniyet Müdürlüğündeki bazı emniyet görevlerinin açığa alınmasını komplo olarak nitelendirdi.
AKP-MHP balayı dönemi bitiyor mu?
Ankara’da tüm çevreleri hareketlendiren bu gelişmelerin odağında neler olduğu ve artı açıklamalara da yansıyan ilk başka güvenlik merkezli gibi görünen bu karmaşık denklemin siyasi boyutunun ne olduğu da tartışılıyor.
PanoramaTR Araştırma Direktörü Osman Sert, tüm bu gelişmeleri ve süreci biraz “tasfiye edilmek istenen bir mafyanın karşı çıkışı” olarak okuduğunu söyleyerek bunun yanı sıra bu mafya bağlamında ortada “siyasal bir hesaplaşma” bulunduğunu da sözlerine ekliyor. Sert, sürece dair yorumunu şöyle sürdürüyor:
“Tasfiye edilmek istenen mafya ile temas eden siyasal figürlerin kurtarılması ya da kurtulması için mafyanın karşı çıkışı olarak da okuyorum. Bütüncül planda ise şu bir vaka; AK Parti ile MHP’nin balayı dönemi bitti. Ancak bu evliliğin de biteceği anlamına gelmeyebilir.”
Sert, herkesin kodlarını okumaya çalıştığı bu gelişmeleri tam anlamıyla yorumlamak için erken olduğunu da belirtirken, süreçte gördüğü iki bağlamı şöyle aktarıyor:
“Birincisi Ayhan Bora Kaplan ve mafya örgütlenmesinin tasfiye edilmesi, mafyanın buna direnmesi ve bunun emniyet içerisinde her iki taraftan da olan bağlantılarının karşılıklı hesaplaşması bağlamı. İkincisi ise 2023 genel, 31 Mart yerel seçimleri, Sinan Ateş cinayeti, hatta Yargıtay seçimleri gibi gelişmeler AK Parti ve MHP’nin Cumhur İttifakı’nı sağlıklı yürütüp yürütemeyeceği bağlamanın içerisinde de ayrı bir yere oturuyor. Süreçte bu iki bağlamın kesişmeleri var.”
Erdoğan ile Bahçeli’nin son grup toplantılarında ton farklılıkları gözlemlediğini de ifade eden Sert, iki liderin süreci ve ortadaki gerilimi farklı ve hatta karşı kutuplardan okumakta olduğunu belirtiyor.
İktidar ve devlet yapılanmasında bir dönüşüm sürecine dair işaretlere de dikkat çeken Sert, “Doğrudan FETÖ benzeri taktikler kullanıldığı doğru ama devlete, iktidara toptan FETÖ’nün giriştiği ölçüde darbe girişimi gibi okunduğunda bu işin özünden kopartılmasına da neden olabiliyor aynı zamanda” yorumu yapıyor.
Erdoğan da bugünkü grup toplantısında Cumhur İttifakı’na yönelik mesaj verirken “Cumhur İttifakı surlarında gedik açmak isteyenler olduğunu görüyoruz. Daha önce de bu tarz teşebbüslerle karşılaştık. Hamdolsun hepsinden güçlenerek çıktık. İnşallah yine aynısı olacak. Fitne odaklarına kesinlikle göz açtırmayacağız. Cumhur İttifakı daha da güçlenerek yoluna devam edecek” diye konuştu.
Osman Kavala ve Sinan Ateş dosyaları
AKP ile CHP arasındaki normalleşme süreci çerçevesinde yeniden yargılanmasına ilişkin beklentilerin oluştuğu iş insanı Osman Kavala’nın durumu ile ilgili de bugünlerde önemli gelişmeler yaşanıyor. Kavala davasına bakan mahkemenin yeni üyeleri, tutuklu iş insanı ve insan hakları aktivisti Kavala’nın yeniden yargılanma talebini reddetti.
13’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde mahkûmiyet kararında imzası bulunan başkan ve heyet üyelerinde dün değişikliğe gidilmiş ve bu değişiklik ile Kavala için yeniden yargılama kararı çıkacağı yönünde bir beklenti oluşmuştu. Ancak bu beklenti gerçekleşmedi.
Öte yandan “Ülkü Ocakları, mafya ve polis” üçgeninde işlenen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti ile ilgili yetersiz bulunan iddianame ve son günlerde ortaya çıkan diğer deliller de Cumhur İttifakı üyeleri AKP ile MHP arasındaki ipleri geren hususlardan olarak gösteriliyor.
Adalet Bakanı Tunç: Savcılarımız titizlikle soruşturuyor
Dün gece Erdoğan ile görüştüğü iddia edilen isimler arasındaki Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a Meclis’teki grup toplantısı öncesinde Ankara’daki son gelişmeler ve Ayhan Bora Kaplan soruşturması soruldu.
Tunç, soruya “Devam eden soruşturmalar, devam eden kovuşturmalar, devam eden yargılamalar var. Bunlarla ilgili hususlar, tüm boyutlarıyla titizlikle araştırılıyor. Cumhuriyet savcılarımız iddialarla ilgili gerekli soruşturmaları titizlikle yapıyor. O nedenle yargımıza güvenelim. Bu anlamda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Tarafsız, bağımsız yargımız sıfatı ne olursa olsun suç işleyen, yanlış yapanın üzerine gidecektir. O nedenle hep beraber soruşturmaların, kovuşturmaların sonuçlarını beklemek lazım” yanıtını verdi.
“17-25 Aralık 2013’teki soruşturmalara misilleme mi yapılmak isteniyor” sorusu üzerine ise Tunç, “Soruşturmaları takip edelim, hep beraber. Sonucuna göre hareket ederiz” dedi.
Yorumlar kapalı.