Merhaba sevgili okurlar, bu haftaki konu başlığımızın ana teması ekonomik sorunlar ve fahiş fiyatlar. Son aylarda ekonomik istikrarsızlığın çokça yaşandığı bir evreden geçtik ve ne yazık ki tufan etkisiyle yaşamaya da devam ediyoruz.
2021 yılının ortalarına doğru dolar, euro ve altının yükselişi 2021 Eylül ayında beklenmedik hızla yükseliş göstererek yatırım sahiplerini şaşırtmayı başardı. 2021 yılının son aylarında ise kurun ani yükselişi karşısında afallayan halk elinde ne var ne yok yatırım aracına dönüştürerek ellerinde bulunan TL’den zarar etmeme yoluna gitmeye çalıştılar. Sosyal medya üzerinden birçok ekonomistin ve youtuber’ın Altın ve Dolar tahminleri takip edilmeye başlandı. Doların hızla 18’lere yükselmesinin ardından 25’i göreceğine dair söylentiler ise vatandaşta paralarını ikiye katlama arzusu uyandırdı.
Meşhur bir atasözü vardır: Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış diyelim ve asıl konuya değinelim.
Geçtiğimiz aylarda kurun hızla yükselişinden kaynaklı alım gücümüzde de düşüşler yaşandı. Güne yeni zamlar ile uyanan vatandaş rahmetli Kemal Sunal’ın filmlerinin doğruluğunu yad etmeye başladı. Ocak ayında asgari ücrete yansıyan %50,54’lük zam karşısında halaylar çekip sevinç propagandalarında bulunduk.
Peki ya sonra…..
Ocak ve Şubat ayında neler oldu? Her şeyi doların yükselişine bağlayarak aylarca zam üstüne zam, zam üstüme zam diye diye fiyatları şişirdiniz. 2022 Ocak ve Şubat aylarında dolar 13-14 seviyelerinde bir rota izlerken elektrik faturalarının ikiye katlanması, benzine, doğalgaza zam üstüne zam yapılması, birçok üründe devam eden fiyat artışları, ya bunlara ne demeli. Hala dolar yükseliyor bahaneniz de bir süreliğine askıya alınmışa benziyor. Şimdi de tufan koptu. Dünyayı yeniden mi şekillendiriyorsunuz. Bu ülkede asgari ücret ile geçinen milyonlarca aile var. Asgari ücretin 4.253 olması inanın hiçbir şeyi değiştirmedi. Aylık 2000-3000 TL arası kira bedeli, dört kişilik bir aileye 300-400 TL arasında elektrik faturası, 600-800 arasında doğalgaz faturası ve bunlara ek olarak su, telefon ve internet faturaları gelmeye başladı. Gerçekleştirilen hesaplamalar doğrultusunda insanlar yemeyen, içmeyen, gezmeyen, otobüs kullanmayan varlıklar olarak kayda geçmiş oluyor. Alınan asgari ücret kış aylarında yalnızca barınma ihtiyaçlarını karşılarken ayılar gibi 6 ay kış uykusuna yattığımız hesaplanmış olmalı.
Eskiden babalar evlatlarına yavrum sen oku gerekirse ceketimi satarım yine de seni okuturum derdi. Şimdilerde ise satılan ceketler çocukların bir aylık servis parasını karşılayamıyor. Gelinlik çağındaki kızlarımız ve delikanlılarımız evlenmek istiyor ancak bir düğün salonu olmuş 40-50 bin geri kalan gelinlik, nişanlık, damatlık, takılacak takı ve eşyaları hesaba katmıyorum bile…..
Velhasıl kelam, kırk yıllık hatır sahibi kahveler raflara kaldırıldı. Felsefi, yenilikçi, sosyolojik ve bilimsel düşüncelerin yerini ekonomik sorunlar ve zam konuları aldı. Kitap okuyup kendine ve topluma yararlı bireyler olma fikri, yerini kısa sürede köşeyi nasıl dönerim muhabbetlerine bıraktı. Eğitim kurumları arttı, kalifiye öğrenci azaldı, üniversiteler eğitimhane yerine ekonomik kalkınma araçları olarak görülmeye başlandı. İşsiz atanamayan gençler seslerini duyurmak için seferber oldu. Birçok şey sarpa sardı millet çareyi yurtdışında aramaya başladı. Avrupa yabancı istihdam için ağır uygulamalar öne sürdü ve kapılarını yüzümüze kapattı.
Halk sessizce bekliyor, yoksul evinde karnına taş bağlayıp ölümünü geciktiriyor, atanamayan gençler intihar eşiğinde her şey sarpa sarmış, seyirciler nerede…
Yorumlar kapalı.