Zorbalık; güç eşitsizliğinin olduğu yerlerde bilerek ve isteyerek karşı tarafa her türlü rahatsız edici davranışlarda bulunmak olarak tanımlayabiliriz.
Zorbalık ile hayatın her alanında her yaşta karşılaşabilmekteyiz ama özellikle çocuklar arasındaki akran zorbalığı maalesef sandığınız kadar masum, küçük bir sorun olamayabiliyor çoğu zaman.
Özellikle okul çağında ki çocuklarda görülen akran zorbalığı çocuklarda ciddi kaygı bozukluklarına, okul fobisine, davranış bozukluklarına ve en önemlisi duygusal anlamda ciddi bir yalnızlığa, yıpranmaya sebep olabiliyor.
Her biri birbirinden tehlikeli olan fiziksel, sözel, siber, duygusal zorbalık çeşitleri aynı zamanda çocuklarda akademik ve sosyal anlamda başarısız bir hayat öyküsüne yol açabilmektedir.
Zorbalığa maruz kalan çocuk kendi hayatını ve ailesinin hayatını adeta kabusa çevirecek derecede stres ve korkuya kapılır. Arkadaşlar, okul veya yabancılar onun için birer canavardırlar artık. Bu durumda zorunlu olarak birey yalnızlığı seçse de zorbalığa maruz kalmaktan kurtulamamaktadır.
Biz ebeveynler olarak çocuklarımızın bu durumda olmasını istemiyorsak daha küçük yaşlarda zorbalığın ne kadar yıkıcı bir durum olduğunun bilincinde olarak çocuklarımız ile bu doğrultuda çalışmalar yapmalıyız.
Çocuklarımızın zorbalığa maruz kalmaması için ilk çocukluk döneminde çocuğun ruhsal, sosyal, fiziksel gelişimini doğru desteklememiz; özgüveni yüksek, iletişim becerisi iyi olan bireyler olarak ilk çocukluk dönemini (0-6) sağlıklı bir şekilde geçirmesi adına bilinçli destekler sunmalıyız.
Çocuklar okul çağına geldiklerinde güçsüz bir iletişim becerisi ve pasif bir kişiliğe sahip ise muhtemelen zorbalığa maruz kalacaktır ve bu zorbalık bireyin bütün hayatını etkileyecek kadar ciddi bozukluklara davetiye çıkaracaktır.
Örneğin;
Okula gitmek istemeyecektir.
Tamamen insanlarla iletişimini keserek yalnızlığı kabullenecektir.
En önemli öğrenme yollarından olan oyun ile öğrenme, akranları tarafından dışlandığı için gerçekleşmeyecektir.
Yaşadıkları sorunları içine atacak ve sürekli stres bozuklukları yaşayacaktır.
Muhtemelen kısa bir sürede durumu düzeltemeyen bireyler, artan yoğun kaygı nedeni ile psikolojik tedavilere belki de ilaç kullanımına zorlanacaktır.
Çocuklarımıza daha küçük yaşlarda sorumluluk bilincinin kazandırılması, İletişim becerisinin iyi olması,
bir işe girişmesinde cesaretlendirilmesi,
fikrini açık bir şekilde korkmadan dile getirmesinin desteklenmesi, değerli olduğunu hissetmesi çok önemlidir.
Aksi durumda zorbalığa maruz kalma riski yüksek olacaktır.
Yaptığım gözlemler sonucunda zorbalığa maruz kalan öğrencilerin genel olarak ortak özellikleri arasında;
kilolu olmaları, aile sevgisi ve desteğinden mahrum olmaları veya yetersiz olması, başarısızlık, mükemmeliyetçi aile yapısı, özgüven eksikliği ve iletişim kurmakta zorlanma olduğunu söyleyebilirim.
Çocuklarımızın, canlarımızın hayatının en güzel en heyecanlı oyun yıllarını kişiliğin, karakterin büyük ölçüde şekillendiği önemli bir dönemi zorbalıktan, saldırganlıktan uzak sağlıklı geçirmesi adına, çocukluğun ilk 6 yılında mutlaka bilinçli bir şekilde aile tarafından destek sunulması gerektiğini lütfen unutmayalım.
Çocukların gözlerinde ki o endişe, korku, yalnızlık emin olun dünyadaki her şeyden daha çok can yakıyor…
Çocuklarınız eve sürekli mutsuz geliyor ve dışarda geçirdiği zamanı heyecanla sizinle paylaşmıyor ve isteksiz bir şekilde okula gidip geliyor ise lütfen en kısa zamanda bir uzmana danışıp, destek alınız.
Yazımı burada bitirirken şunu hatırlatmak isterim.
Çocuklarımızı sağlıklı, mutlu, bilinçli bireyler olarak yetiştirmek boş zaman aktivitesi değil, üzerine çalışılmış bilinçli bir eylemin ortaya çıkardığı asli görevimiz olmalıdır..!
Yorumlar kapalı.